Dağ gibi adamdı, boylu posluydu
Kahkaha atardı, hayat doluydu
Bahardaydı lâkin sarardı soldu
Nasihat istersen, istersen ibret
Musallada yatan işte şu ceset.
Zavallı kör oldu, artık sağırdı
Bedenine çöken yükü ağırdı
Ölüm kanadını, kolunu kırdı
Nasihat istersen, istersen ibret
Hayatın celladı, depremidir mevt.
En sevdiği işti para sohbeti
Hep düşündü durdu senet, sepeti
Derken geldi çattı ölüm nöbeti
Nasihat istersen, istersen ibret
Azrail’e engel olamaz servet.
Bir odası vardı: Kral odası
Pek mağrur yapmıştı makam sevdası
Beş para etmedi kibri, edası
Nasihat istersen, istersen ibret
Allah’a kulluktur en büyük devlet.
Şerefin kuluydu, şanın kölesi
Zavallı olmuştu alkış delisi
Riyayla toprağa girer ölüsü
Nasihat istersen, istersen ibret
Patlayan balondan farksızdır şöhret.
Güçlü, kudretliydi, baba yiğitti
Bir tokat devirdi, takati bitti
Mum gibi eridi heybeti gitti
Nasihat istersen, istersen ibret
Ölüm karşısında sıfırdır kuvvet.
Hüsün semasında parlak bir aydı
Yüzü pek güzeldi, yakışıklıydı
Kurudu, karardı sanki çalıydı
Nasihat istersen, istersen ibret
Güzel ahlâktadır sıhhat, selamet.
Gafletten görülmez, duyulmaz sesi
Daim seferdedir ölüm gemisi
Kabir aç kurt; insan, kurbanlık besi
Nasihat istersen, istersen ibret
Halil, kabir seni yutacak elbet.