Allah ferman buyurdu, sır zâhir oldu lâkin
Melekler tarafından soruldu insanoğlu
Denildi: Kan akıtır, ruhuna hükmeden kin
Endişe oklarıyla vuruldu insanoğlu
Hikmet-i İlahiye irade etmez şerri
Hep hayırdır, güzeldir onun bütün işleri
Halife olsun diye murad etti beşeri
Ve hilkat teknesinde yoğruldu insanoğlu
Yaradılış mayası nur-u Muhammedî’dir
Hilkatten gâye, maksat o zât-ı Ahmedîdir
Mutluluğun sebebi, âlemin rahmetidir
Ona benzesin diye var oldu insanoğlu
İmtihan ateşine girdi insan hamuru
Ruhu altın olanlar terk eyledi çamuru
Ayıran mihenk budur elmas ile kömürü
Dünya denen gurbete sürüldü insanoğlu
Bir topal sinek ki Nemrut’u yere serdi
Firavun son nefesi Kızıldeniz ‘de verdi
Aklı ilah zanneden filozoflar delirdi
Türlü kasırgalarda savruldu insanoğlu
Kâinata ümitti enbiyanın nefesi
Vahiyle son bulurdu yüreklerin cefası
Güneşi inkâr etti Ebucehil kafası
Hakikati görmedi, kör oldu insanoğlu
Fitne kazan kaynattı, zulüm padişah oldu
Mazlumların dilinde hep âh, hep eyvah oldu
Şafak söktü nihayet bir nurlu sabah oldu
Azgın nehirdi hemen duruldu insanoğlu
Ebubekir bilindi dağ gibi imanıyla
Adalet hüküm sürdü Ömer Faruk namıyla
Şecaat Ali oldu, şerefiyle şanıyla
İhtişamlı ahvalde görüldü insanoğlu
Yeri göğü ilimle doldurdu müçtehitler
Âyet hadis merkezli yapıldı içtihatlar
Kudus’ü, İstanbul ‘u feth eyledi cihatlar
Fatih olup tahtına kuruldu insanoğlu
Derken rota kayboldu, pusula mecnun oldu
Melekler matem tuttu, şeytanlar memnun oldu
Aşağılık ahlâklar ruhlarda kanun oldu
Kebâir işlemekten yoruldu insanoğlu
Kulluk bizden gidince ömrümüz kahır oldu
Ezan duyulmaz oldu, kulaklar sağır oldu
Komaya girdik sanki durum çok ağır oldu
Buharlaştı adeta sır oldu insanoğlu
Nerdesin nesl-i cedid bir ses ver şu boşluğa
Allah ismini yücelt son ver bu sarhoşluğa
Aydınlık bahar gelsin artık bahçeye, bağa
Halil sayende desin nur oldu insanoğlu