Koskoca bir çınardı, gölgesinde yaşardım;
Vücudum iflas etse, o dokunsa koşardım;
Sesi derde dermandı, bakışı büyük yardım;
Çelik bilekli adam, koca yürekli adam,
Engin gönüllü cömert; cesur, yiğit, mert babam…
Varsa yoksa namazdı, kulluktu bir tek derdi;
Seherde Kur’an okur, okudukça erirdi;
Allah için dedin mi neyi varsa verirdi;
Çelik bilekli adam, koca yürekli adam,
Engin gönüllü cömert; cesur, yiğit, mert babam…
Çıkar hesabı yapmaz, menfaati gütmezdi;
Aczini hiç göstermez, kula minnet etmezdi;
Namerdin davetine milyon versen gitmezdi;
Çelik bilekli adam, koca yürekli adam,
Engin gönüllü cömert; cesur, yiğit, mert babam…
Yalan nedir bilmezdi, sözü sağlam senetti
İçi dışı aynıydı, gayet berrak ve netti
Bilirdi ki bu hayat, beden hep emanetti
Çelik bilekli adam, koca yürekli adam,
Engin gönüllü cömert; cesur, yiğit, mert babam…
Gece gündüz çalıştı, bir of bile demedi;
Çok fakirlik çekti de haram lokma yemedi;
Dünya aşkı namına hiç bedel ödemedi;
Çelik bilekli adam, koca yürekli adam,
Engin gönüllü cömert; cesur, yiğit, mert babam…
Bir aylıkla dört çocuk büyüttü ve everdi
Ömrünü tereddütsüz ailesine verdi
Eşsiz fedakârlığı her övgüye değerdi
Çelik bilekli adam, koca yürekli adam,
Engin gönüllü cömert; cesur, yiğit, mert babam…
Tebessüm ettiğinde mevsim bahar olurdu
Tesellisi ilaçtı, bamtelinden vururdu
Son nefesini verdi sanki dünyalar durdu
Çelik bilekli adam, koca yürekli adam,
Engin gönüllü cömert; cesur, yiğit, mert babam…
Hey gidi babam sensiz günlerim hep ayazdır
Hasret öyle bir dert ki Halil ne dese azdır
Bu şiirim Rabbime vuslat için niyazdır
Çelik bilekli adam, koca yürekli adam,
Engin gönüllü cömert; cesur, yiğit, mert babam…