Ah! İnsan insanın kurdudur derler
Balta sapı olan ağaç misali
Sırtıma hançeri vuran o eller
Can dostum çıkınca ben oldum deli
Hangi dostluk kabul eder bu hali
Böğrüme soktuğun zehirli oktu
Dedikodu, gıybet, iftira çoktu
Celladım olacak adam mı yoktu
Sen nasıl kullandın sendeki dili
Hangi dostluk kabul eder bu hali
Hani dünya fani bir gölgelikti
Hani Hak rızası tek öncelikti
Hani dostluğumuz âhiretlikti
Ebedî Cennetin bu mu bedeli?
Hangi dostluk kabul eder bu hali
Duyunca ismini karalamadım
Düşmanlığa kapı aralamadım
Yılların hatrına darılamadım
Boynunda taşıma böyle vebali
Hangi dostluk kabul eder bu hali
Ruh, bedeni asla kuyuya itmez
Göz kulağa dosttur, rekabet etmez
Mü’min kalpte nefret tohumu bitmez
Belli ki karışmış Şeytan’ın eli
Hangi dostluk kabul eder bu hali
Tez merhem sürelim kapansın yara
Hemen barışalım ak olsun kara
Kadim dostlukları yıkamaz para
Sen hesap ettiysen eğer ikbali
Hangi dostluk kabul eder bu hali
Halil sana etti hakkını helâl
Bir özür dile de daima dost kal
Ağzın zehir değil, yesin şerbet, bal
Gel tatlıya bağla acı ahvali
Hangi dostluk kabul eder bu hali